Gündelik Bilgiler

Yemek tarifleri, faydalı bilgiler, şifalı bitkiler, güzellik ve bakım...

Faydali bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Faydali bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Aralık 2012 Cumartesi



GündelikBilgiler Blogu


Markalı zeytinyağı almak neden çok önemlidir? Zeytinyağında üretim ve saklama koşullarının sağlıklı olması, aldığınız yağın içinde %100 zeytinyağı olması, asit oranının düşük olması ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın izniye üretilmiş olması çok önemlidir. Zeytinyağında sağlık ve kaliteyi elde edebilmek için güvendiğiniz marka zeytinyağını tercih etmelisiniz. Zeytinyağı donar mı? Zeytinyağı soğukta muhafaza edildiğinde donar. Ancak oda sıcaklığında kaldığı zaman kalitesi bozulmadan sıvı hale döner. Zeytinyağı nasıl saklanmalıdır? Zeytinyağı, doğrudan güneş almayan, oda sıcaklığında ve ağzı kapalı olarak saklanmalıdır. Son kullanma tarihi geçen zeytinyağını ne yapmak gerekiyor? Son kullanma tarihi geçmiş ürünün sağlığa direkt bir zararı yoktur. Fakat tadında acılaşma görülebilir, bu da midenizi rahatsız edebilir. Tekli doymamış (monoansatüre) yağ nedir? Yapısındaki karbon atomlarının yalnızca iki tanesi, çift bağla bağlı olan yağ türüdür. Araştırmalar tekli doymamış yağların, kan kolesterol düzeyini yükseltmediğini, hatta kontrol edilmesine yardımcı olduğunu göstermektedir. Tekli doymamış yağlar en çok zeytinyağında bulunur. Zeytinyağı kalp sağlığını nasıl etkiler? Yapılan son bilimsel araştırmalar, kalbimiz için yararlı besinlerin başında zeytinyağının geldiğini gösteriyor. Zeytinyağının kalp hastalıkları üzerindeki en önemli etkisi, kandaki kötü kolesterolü düşürmesidir. Kolesterol damarlarda birikerek kalp ve damar hastalıklarına yol açmaktadır. Zeytinyağı kandaki kolesterol miktarını kontrol ederek damar tıkanıklığını önlemeye yardımcı olmaktadır. Ancak zeytinyağının kalp ve damar sağlığımıza olumlu etkisi bununla sınırlı değildir. Zeytinyağı, tansiyonun kontrol altında tutulmasında da önemli bir rol oynamaktadır. Çocukların sağlıklı gelişiminde zeytinyağı ne derece etkilidir? Çocuklar için beslenme, yetişkinler için olduğundan çok daha önemlidir. Çünkü, çocukluktaki beslenme, tüm yaşamı etkiler. Yaşamın ilk yıllarında beynin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi, beslenmeyle doğrudan bağlantılıdır. Çocuk beslenmesinde yağlar, yaşamsal bir rol oynar. Zeytinyağı, bu açıdan da vazgeçilmez bir besindir. Çünkü, zeytinyağı, çocuk gelişiminde hayati önem taşıyan yağ asitlerini, anne sütüne eş miktarda içerir. Söz konusu yağ asitleri, çocukların kemiklerini güçlendirir. Zeytinyağı nasıl üretilir? Zeytin hasatında toplanan zeytinler zeytin işliklerine götürülür. Burada zeytinler önce ezilir (bir değirmen veya modern teknikle) sıcak veya ılık su kullanılarak sıkılır. Daha sonra su ile yağın ayrılması işlemi vardır. Üstten yağı maşrapa ile almak gibi çok basit yöntemlerle yapılabileceği gibi santrifüj kullanılarak da yapılabilir. Elde edilen yağ süzülür, kalitesi ölçülür ve uygunsa doğal olarak tüketilir, değilse rafine edilir. Sızma zeytinyağlar riviera zeytinyağlara göre neden daha pahalıdır? Sızma düşük asitli (maksimum %1 asit), üstün tat ve kokuya sahip en makbul zeytinyağı türüdür. Zeytinin toplanmasından, üretimine ve saklama koşullarına kadar özel çaba gerektirir, tabi ki bunun neticesi ilave maliyetler gerektiren bir üründür. Ancak zeytinin özü olan halis zeytinyağı sızmadır. Zeytinyağları ne kadar kolesterol içerir? Zeytinyağlarının hiçbir çeşidinde kolesterol yoktur.



GündelikBilgiler.BlogSpot.Com

Tabii evinizdeki teneke kutu kolaları suya atıp, yüzme bilip bilmediklerini test etmek gibi bir merakınız yoksa bilemezsiniz. Suya atılan bir teneke kutu diyet kola batmaz ama aynı hacim ve ebattaki normal kola batar. Bunun doğruluğunu ABD´deki kola üreticilerinin yetkilileri de onaylamışlardır. Peki diyet kola yüzmeyi nasıl öğrendi? Her iki kolayı da suya koyduğunuzda (attığınızda değil) diyet kola yüzeye doğru çıkar ama, klasik kola da taş gibi dibe oturmaz. Yüzeye çıkayım mı, çıkmayayım mı dercesine salınır durur. Üreticilerin bu durumu, diyet kolalarda kullanılan suni tatlandırıcıların yoğunluklarının şekere göre daha az olması ve bu nedenle de bir kutuda daha az miktarda kullanılmaları şeklinde izah ediyorlar. Gerçekten ´aspartame´ denilen tatlandırıcı, şekerden 200 kez daha tatlıdır. Yani bir kolayı tatlandırmak için 10 çay kaşığı şeker koymanız gerekiyorsa, aynı tatlılığı bir çay kaşığının yirmide biri kadar suni tatlandırıcı katarak verebilirsiniz. Aslında diyet kola ve kutunun yapıldığı alüminyumun yoğunlukları ayrı ayrı sudan fazladır ama kutunun içindeki hava ve gaz kabarcıkları, onun ortalama yoğunluğunu, suyun yoğunluğunun biraz altına indirir. Arşimet´e göre ortalama yoğunluğu sudan az olan her şey yüzebilir. Bu arada biradan da bahsetmeden geçemeyeceğiz. Evinizdeki aynı hacimdeki teneke kutu biraları suya koyun, hepsinin farklı derinliklerde kaldıklarını göreceksiniz. Bunun nedeni suyun kaldırma gücünden ziyade tüketici yasalarıdır. Kutunun kenarında yazan hacim miktarı yasal olarak en az olanıdır. Doldurma sistemindeki hassasiyet pek iyi değilse, daha çok dolanlar daha ağır olabilirler. Kutu biralar eğer üzerlerinde yazan yasal minimum miktar kadar doldurulurlarsa, içlerindeki hava ve karbondioksit sayesinde yüzebilirler. Ancak üreticiler, yasadan çekinmeleri nedeni ile, biraları minimumdan değil de, biraz fazla doldurmayı tercih ettiklerinden kutuların çoğunluğu suda dibe gider.




Ülkemizde yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı önemli sağlık sorunları bulunduğu belirtilerek, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de şişmanlık (obezite), kalp-damar hastalıkları, diyabet, osteoporoz gibi kronik hastalıkların görülme sıklığının giderek arttığı ifade edildi. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü obezitenin, hem bir hastalık hem de ciddi, sosyal, psikolojik ve ekonomik sorunlara yol açan, yaşam boyu sürecek çeşitli hastalıklara zemin hazırlayan bir durum olduğunu anımsatılarak, obezite ile savaşmanın püf noktalarını açıkladı. Bu konuda yapılan açıklamada, sağlıklı yaşam için öneriler şöyle sıraladı: 1. Yeterli ve dengeli beslenebilmek için dört besin grubundaki besinleri (süt ve süt ürünleri, et-yumurta-kurubaklagiller, meyveler-sebzeler, ekmek-tahıl grubu ) her öğünde önerilen miktarlarda birlikte tüketiniz. 2. Her öğünde, dört besin grubundan farklı besinler seçerek besin çeşitliliğini sağlayınız 3. Sağlığınız için günde en az 5 porsiyon ( 400 gram ) sebze ve meyve tüketiniz. 4. Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için sağlıklı beslenmeye özen gösteriniz. 5. Yeterli ve dengeli beslenmek için öğün atlamayınız, besinlerinizi günde en az üç ana öğünde tüketmeye özen gösteriniz. 6. Sabah kahvaltısı sağlıklı beslenmede önemli bir öğündür. Güne istekli başlamak, iş ve okulda başarılı olmak için mutlaka kahvaltı yapınız. 7. Yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli fiziksel aktivite, vücut ağırlığının kontrolünde temel koşuldur. 8. Kemik erimesinin önlenmesinde günde en az 2 su bardağı süt veya yoğurt tüketiniz. Bir su bardağı sütün yerine 2 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir de tüketebilirsiniz. 9. Vücudunuzdaki sıvı dengesini korumak için günde 8-10 bardak su içiniz. 10. Sıvı tüketiminizi arttırınız, su içmek için susamayı beklemeyiniz. 11. Boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığının dengede tutulması yani ideal ağırlığın sürdürülmesi uzun ve sağlıklı yaşamın temelidir. 12. Kendinizi kilolu buluyorsanız, kısa sürede hızla kilo verdiren şok diyetler yerine, bir sağlık kuruluşundan yardım alınız. 13. Aşırı yağlı, şekerli ve tuzlu besinlerden kaçınınız. 14. Sağlıklı beslenmek için doğal ve taze besinleri tercih ediniz. 15. Sağlığınızı korumak için kızartma, kavurma yerine haşlama, ızgara gibi pişirme yöntemlerini tercih ediniz. 16. Sağlığınız için etli yemeklere pişirme esnasında yağ ilave etmeyiniz. 17. Meyve ve sebzeleri mevsiminde bol su ile yıkadıktan sonra, mümkünse kabuğuyla tüketiniz. 18. Protein kalitesi yüksek olduğu için büyümenin hızlı olduğu bebeklik ve çocukluk dönemlerinde hergün bir adet yumurta tüketilmesi yararlıdır. 19. Yumurta satın alırken üzeri temiz, çatlağı ve kırığı olmayan yumurtaları tercih ediniz, kullanmadan önce mutlaka yıkayınız. 20. Pişmemiş (çiğ) yumurta tüketmeyiniz. 21. Asitli ve gazlı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu, süt ve ayran gibi içecekleri tercih ediniz. 22. Ambalaj kapakları bombe yapmış besinleri kesinlikle tüketmeyiniz. 23. Kaynağı bilinmeyen denetimsiz sokak sütü yerine pastörize veya uzun ömürlü sütü (UHT) tercih ediniz. 24. Kurubaklagiller, sebzeler ve makarna pişirilirken haşlama sularının dökülmesi besin değerini azaltır. 25. Kanserden korunmak için hergün posalı besinlerin (kurubaklagiller, kepek, çavdar, yulaf ekmeği, meyve ve sebzeler vb) tüketilmesine özen gösteriniz. 26. Tarhanayı, besin kaybına yol açmamak için, gölgede üzerine ince bir örtü örterek kurutunuz.Yoğurdun suyunu, vitamin kaybına neden olacağı için atmayınız. 27. Sütün ve sütlü tatlıların içine şekeri, ocağı kapattıktan sonra ilave ederseniz protein kaybı en aza iner. 28. Beyin, göz, deri, kalp-damar sağlığınız ve vücudunuzun savunma sistemi için haftada en az 2 kez balık tüketiniz. 29. Beyaz ekmek yerine tam buğday unundan mayalandırılarak yapılan ekmeği tercih ediniz. 30. Kansızlıktan korunmak için çayı yemeklerle birlikte tüketmeyiniz. 31. Düzenli fiziksel aktivite çocuklarda büyüme ve gelişmeyi hızlandırır. 32. Bilinçsizce yapılan aşırı egzersiz, sağlık için hareketsizlik kadar zararlıdır. 33. Her yaşta fiziksel olarak aktif olmak kemiklerin dayanıklılığını arttırır. 34. Düzenli fiziksel aktivite toplumda sık görülen şişmanlık (obezite), kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, osteoporoz vb. kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltmaktadır. 35. Sağlığınız için günlük hayatınızda mümkünse asansör yerine merdiveni, kısa mesafelerde otomobil yerine yürümeyi tercih ediniz. 36. Şişmanlık; kalp-damar hastalıkları, felç, hipertansiyon, şeker hastalığı, osteoartrit ve bazı kanser türleri için risk faktörüdür.
Arı sokması durumunda neler yapmalıyız?            
           -Gundelik Bilgiler Blogu-

Bal arısı soktuğunda iğnesi deride kalır ve kandisi ölür ama yabanarısı eşek arısı soktuğunda iğnesi kalmaz ve arı ölmez.

Bal arısı aslında insan vücudu için iyidir ama birden fazla bal arısı soktuğunda tehlikelidir.

Bal arısı soktuğunda iğnesini çıkarmak gereklidir.İğnesini çıkarmanıza rağmen şişlik ve ağrı varsa şişen bölgeye karbonatı lapa haline getirip sürün acısını alır.Yoğurt sürmak soğuk su ile yıkamak yine acıyı azaltan hallerdeir.

Arı soktuğunda hemen o bölgeye çamur uygularsaanız şişmsini engeller.

Arı soktuğunda bölgeyi emmek oynamak sıvazlamak iyi değildir.





Sınavdan birkaç gün önce hangi yiyeceklerden uzak durulmalı? Hangi yiyecekler tüketilmeli? Sınav günü nasıl bir kahvaltı yapılmalı? Detaylar GundelikBilgiler Blogunda !


Sınavdan bir gün önce baharatlı ve kızartılmış besinler tüketilmemelidir.
Sınavdan birkaç gün önce, ana ve ara öğünlerde dışarıdan yemek tüketmemeye çalışın.
Tükettiğiniz içeceklerde kafein oranının yüksek olmamasına özen gösterin. Kola, kahve, enerji içecekleri gibi içecekler yerine, limonata, ayran, süt ve bitkisel çayları tercih edin.
Hazımsızlık yapabilecek lahana, roka, kereviz, ıspanak ve kuru baklagiller gibi sebzeleri tüketmemeye çalışın.
Sınav sırasında kan şekerinizi korumak, daha verimli ve kolay soru çözebilmek için çikolata, lokum, şeker gibi besinler yerine; tahıllı ekmeğe sandviç, paket süt, lifli bisküvi gibi, şekerinizi yavaş yükselten ve dengeleyen besinleri tercih edin.
Sınavdan birkaç gün önce çok ağır ve yoğun egzersiz yapmayın. Açık havada 1 saat yürümek size iyi gelecektir.
Sınav günü ideal bir kahvaltıda olması gerekenler:
2 dilim beyaz peynir
1 dilim kaşar peyniri
2 dilim çavdar veya buğday ekmeği
3-4 adet kuru kayısı veya 1 tatlı kaşığı pekmez
2-3 adet ceviz veya 4-5 adet zeytin
1-2 fincan ıhlamur veya elma çayı (şekersiz)




Kullandığınız parfüm her ne kadar güzel kokuyor olsada doğru kullanılmaması sonucunda kalıcı ve hoş kokuya sahip olamazsınız.

Parfümünüzün daha kalıcı olması için parfümünüzle aynı kokuya sahip bir vücut losyonu veya kremi kullanarak parfümünüzü çok ağır olmadan güçlendirebilirsiniz.

Parfümü kullanmanın en iyi yolu onu çıplak tene uygulamaktan geçiyor. Bu teknik ten ile parfüm arasında bir simyanın oluşmasına ve kokunun kisiselleşmesine önayak oluyor. Ten üzerinde ısınan parfüm, vücut ısısıyla yükseldiği için, her zaman giysi üzerine uygulanan kokudan daha kalıcı oluyor.

Aynı parfümün başkasında farklı kokmasının nedeni parfümün ten üzerinde hayat bulması. Bu nedenle kimyadaki kişisel farklılıklar onun nasıl kokacağını büyük ölçüde etkiliyor. Tükettiğiniz yiyeceklerden tutun da cilt tipinize kadar hemen hemen her şey parfümün duruşunu etkiliyor. Her ne kadar genel etkisi aynı olsa da, bazı notalar kişiden kişiye daha fazla veya az hissedilebiliyor. Üzerinizde mutlaka hoşlanacağınız bir parfüm kokusu duyabilmek için onu satın almadan önce mutlaka deneyin.

Erkekler hangi kokulardan hoşlanırlar, hangilerinden nefret ederler diye merak ediyorsanız; mutlu bir hatırayı tetikleyen bir koku onu baştan çıkarmaya yeter. Öte yandan, büyükannesinin pudramsı çiçek kokusu gibi hiç seksi olmayan bir çağrışım onu soğutmaya yeterlidir. Satın almadan önce örnek parfümleri ona da koklatın ve düşüncelerini paylaşmasını isteyin.

Parfüm uygulamadan önce kullandığınız el kremi veya şampuan gibi ürünler bir süre sonra etkilerini kaybederler.  Yani parfümünüz etkisini devam ettirir.

Parfüm test ederken, öncelikle alışveriş merkezlerinde bulunan kozmetik mağazalarına daha tenha ve sakin oldukları zamanlarda uğramayı prensip edinin. Böylece kolayca odaklanabilir ve etraftaki diğer parfümlerin karar mekanizmanızı etkilemesini engellemiş olursunuz. Mağazadan ufak deneme boylarını isteyebilir, bunları duştan sonra vücudunuza uygulayıp parfümle gerçek anlamda bağdaşıp bağdaşmadığınızı anlayabilirsiniz.

Parfümün kalıcılığını koruması için bileklerinizin iç kısımları ve boyun gibi bilinen bölgelerin haricinde uzun süre kalıcılık sağlayan ve tahrik edici özelliği bulunan ense bölgesini siz de deneyin.

Parfüm alerjisi ender görülen bir durumdur. Ancak parfümün etkilerine karşı hassasiyet, özellikle de astım hastalarında, daha sık karşılaşılan bir durumdur. Parfüm uyguladıktan sonra başınız ağrıyor veya cildiniz kızarıyorsa, tek notalı bitki yağlarını tercih edin. Bu yağlar karışık içerikli parfümlere göre cildinizi daha az tahriş eder. Ayrıca, konsantre bir parfüm yerine hafif kokulu vücut losyonlarını seçebilirsiniz.

Parfümlere karşı bağışıklık kazanmanız mümkün. Bu durum siz parfümü uyguladıktan üç veya dört dakika sonra kokusunu almamaya başlamanızla ilgili bir durumdur. Ancak etrafınızda bulunanlar parfümünüzün kokusunu net olarak alabilirler. Ayrıca bu parfümü çok sık kullanıyorsanız, bir müddet sonra o aramayı fark etme yetinizi kaybedebilirsiniz. Bu durumun oluşmasını engellemek için parfümü çok sık kullanmamaya dikkat edin.

Gündelik parfümünüzdenn gece kokunuza geçiş yapabilmek için gündüz ve gece kullanacağınız parfümün hemen hemen aynı notalara sahip olmasına ve gündelik kokunuzla karıştığında sizi rahatsız etmeyecek bir karışıma dönüşmesine dikkat edin. Bir numaralı kural ise, gündüz vakitlerinde daha hafif ve taze kokular kullanmaya özen göstermek. Geceleri ise daha şehvetli va baştan çıkaran kalıcı parfümleri tercih etmelisiniz. Örneğin limonlu ve odunsu kokular iyi bir seçenek olabilir.

Parfümün içeriğinde bulunan alkol ve organik bileşenler buharlaşmaya ve kokunun cinsinin değişmesine sebep olur. Ömrünü uzatabilmek için, onu güneş ışığından koruyup, serin ve kuru bir yerde muhafaza etmelisiniz. Sürekli olarak kullanmayacaksanız, parfümünüzü plastik bir torbaya sarıp buzdolabına koyun. Böylelikle fazladan birkaç ay daha tazeliğini korumasını sağlayabilirsiniz. Ancak en iyisi sevdiğiniz parfümü almanızdır.

Fazla uygulanan bir parfümü dengelemek oldukça zor ancak kokusuz bir vücut losyonunu parfümü uyguladığınız kol ve boyun bölgelerinize sürün. Bu losyon kokunun dağılmasını sağlar.

Hangi parfümü ne kadar sıklıkta kullanmalısınız?

Birkaç saatte kaybolan minik moleküllere sahip limon veya çiçek aromalarına sahip hafif kokular üç ile beş saat aralığında ugulanmalı.  Baharatlı odunsu ve vanilyalı notalara sahip ağır parfümlerde ağır moleküller vardır ve  her sekiz saatte bir tazelenmeli.


Saç bakımı ve sağlığı hakkında en çok sorulan sorular nelerdir?

1. Jöle sürmek saç dökülmesine yol açar mı?

Jöle sürüp sonra saçınızı yıkamazsanız, saçınızı birkaç gün havasız bırakırsanız, saçlarınızın dökülmesine neden olabilirsiniz. Saçınızı jölelediğiniz günün akşamı yıkayamasanız bile, ertesi gün mutlaka saçınızın sağlığı için yıkayın.


2. İki ayda bir saçlarımızı kestirmeli miyiz?


Saçların kırıklarını aldırmak saçların canlılığı ve sağlıklı olması açısından önemlidir. Saçlarınızı 2 ayda bir kuaföre giderek uçlarından aldırırsanız, saçlarınızın daha hızlı ve dengeli uzamasını sağlarsınız. 2 ay çok kısa bir süre olmadığı için, saçlarınızı uzatmanıza da mani olmaz. Yalnız bazı kuaförleri bu konuda uyarmak gerekebiliyor bir müşteri olarak. Bazı kuaförler saçlardaki kırıkları alma işlemini abartarak saçlarımızın kısalmasına neden olabiliyorlar. Eğer bir kuaföre ilk defa gittiyseniz, kuaförü bu konuda uyarmaktan çekinmeyin.


3. Mevsim dönümleri için ayrı saç bakım uygulamaları yapmalı mıyız?

Saç sağlığımıza dikkat etmek istiyorsak bu konuyu da yabana atmamalıyız. Mevsim dönümlerine özel saç bakım ürünlerini incelemeli, bize uygun olanları doğru oranlarda kullanmalıyız.


4. Saç kremi kullanılmalı mıdır?

Saç kremi kullanabiliriz, ancak saç kremini saç ucuna uygulamak gerekir. Saç kremi saç köklerine kadar uygulanırsa, saçın dibini yumuşattığı için dökülmeye neden olabilir.


5. Saçlar hergün yıkanmalı mıdır?

Saçlarınızı her gün yıkayabilirsiniz ama saçınıza günde 1 defadan falza şampuan uygulamamaya dikkat edin. Saç kendi yağında olmalıdır. Saça defalarca şampuan uygulanırsa, saçın yağ oranında istenmeyen değişiklikler olabilir.


6. Saçlarımızı yıkayacağımız suyun sıcaklığı ne olmalıdır?
Saçlarımızı ılık suyla yıkamalıyız. Ilık su saç derisi için de, saç için de sağlıklıdır. Ayrıca ılık su saçlara parlaklık kazandırır.Saçları ılık suyla yıkadıktan sonra, saçlara soğuk su uygulamak saçı canlandırmak için iyidir. 


7. Beslenmenin saç sağlığına etkisi var mıdır?
 
Saç da vücudumuzun bir parçası olduğuna ve saç canlı saç köklerimizden çıktığına göre, aldığımızı besinlerin de saç sağlığında etkisi vardır. Yeterli protein içermeyen diyetlerden mutalaka kaçınmalıyız. Ağır diyetlerden sonra saç dökülmesi ortaya çıkabilir.


8. Uyguladığımız saç modelinin saç sağlığına etkisi var mıdır?
 
Saçlarımızı yormayacak ve yıpratmayacak saç modellerini tercih etmeliyiz, saçı çok sıkmak, germek (sıkı toplamak, topuz yapmak, örgü yapmak, at kuyruğu yapmak) saç köklerimizin zayıflamasına yol açar. Bu modelleri çok sık uygulamamaya dikkat etmeliyiz.