Gündelik Bilgiler

Yemek tarifleri, faydalı bilgiler, şifalı bitkiler, güzellik ve bakım...

saglik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saglik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Aralık 2012 Cumartesi





Türkiye'nin birinci ve dördüncü yüz nakillerini gerçekleştiren Antalya-Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi beşinci nakil için kolları sıvadı. Yüz nakli yapılacak yeni isim ise 18 yıldır yüz ve gırtlak nakli olma hayaliyle yaşayan Sezgin Ergen...

Ergen geçen yıl nakil için hastaneye başvurmuş ancak yüz bulunamadığı için bir süre sonra taburcu edilmiş. Zonguldaklı Ergen kısa süre önce yeniden hastaneye çağrılarak gözetim altına alındı. Kan değerleri ve vücut fonksiyonları yeniden gözden geçirilen Ergen, nakil için hazır halde bekliyor. Heyecanla aynalarla barışacağı günü bekleyen ve günlerini hastanede saçını tarayıp, yeni yüzünü hayal ederek geçiren 50 yaşındaki Sezgin Ergen, yeni yüz için tek umudunun yüz bağışı olduğunu söyleyerek, "Benden önce biri kadın 4 kişi yüz nakli oldu. Benim nakil olabilmem için de yüz bağışı şart. Son yıllarda yüz bağışının artması beni bir kez daha umutlandırdı. Her gün rüyamda nakil oluyorum" diye konuştu. 

18 YILDA 56 OPERASYON... 
20 yaşındayken görücü usulüyle evlendiğini ve biri erkek 3 çocuğunun olduğunu anlatan Ergen yaşadıklarını şöyle anlattı: "Evlendikten kısa süre sonra aile içi şiddete maruz kaldım. 6 yıl dayanabildim. Bir kavga sonrası av tüfeği ile intihar etmeye kalkıştım. Ancak tüfek kayınca saçmalar yüzümü ve gırtlağımı parçaladı. 4 ay yoğun bakımda kaldıktan sonra hayata döndüm. Aradan geçen 18 yılda 56 operasyon geçirdim. Şimdi yeni yüzüme kavuşmayı bekliyorum."






Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber hem Ankaralılara hem de öğrencilere müjdeler verdi.

Ankara’nın en büyük acil servisi için projeyi çizdirdiklerini ve Kalkınma Bakanlığı’ndan onay aldıklarını belirten Büyükberber, “Türkiye’nin en büyük, en modern acili olacak. 10 bin metrekare alanı olacak. Yoğun bakım yatakları, nükleer maruziyetten kimyasal maruziyete kadar her branş olacak. Çocuk acil, ameliyathanelerin de yer aldığı 100 yataklı çok büyük bir ünite olacak” dedi.

Acil servisten sonra onkoloji kulesi yapacaklarını ifade eden Büyükberber, kanserle ilgili her türlü branşın 15 katlı bir binada yer alacağını kaydetti. Büyükberber, üniversitenin öğrenciler için varolduğunu ve bütün imkanlarını öğrenciler için seferber edeceklerini dile getirdi. Gelecek sene bin öğrenciye 500 lira burs vermeyi planladıklarını vurgulayan Büyükberber, öğrenci topluluklarını da daha aktif destekleme kararı aldıklarını kaydetti.

Üniversite olarak büyük bir öğrenci danışma merkezi kurduklarının altını çizen Büyükberber, “444 hat temin ettik. Öğrenciler hem direkt, hem de telefonla maddi, manevi her türlü derdini anlatabilecek” şeklinde konuştu. Kurdukları öğrenci kariyer merkezi sayesinde öğrencilerin iş bulmasına da yardımcı olacaklarını anlatan Büyükberber, İngilizce eğitimi için web’den bir program sunulacağını söyledi. Buket Güven





Uzun soluklu nefes çalışmalarımın son gününde katılımcılara daha önce meditasyon yapıp yapmadıklarını sorarım. Aldığım yanıtlar genellikle şöyle olur;  “Evet, bir aralar yapmıştım” ya da “hep başlamak istedim”.
Sonra, meditasyonu denemiş olanlara meditasyona zaman ayırdıkları dönemde yaşamlarında, nelerin değiştiğini sorarım. Çoğunlukla odaklanmada güçlenme, netlik, sakinlik, kolay karar verme, uyku kalitesinde gelişme, huzurda olma hali şeklinde yanıtlar alırım. Son olarak da bu kadar güzel faydası olmasına rağmen meditasyona neden zaman ayıramadıklarını sorarım. Maalesef her zaman bu soruma tutarlı bir yanıt alamam. 
Ne kadar çok arzulasak da sürekli olarak meditasyon yapılamamasının sebebi bence şudur; Dışarıyı izleme ve takip etme içgüdüsü o kadar güçlüdür ki içimize dönmeyi, ruhumuzu anlamayı, sakin kalmayı tercih etmekte zorlanırız. İçimize dönmek yerine dışarıya dönmeyi tercih ettiğimiz sürece karmaşa, öfke v.b. gibi şeylerin dozajı artar. Bu durum “karmaşa ve öfkenin bir şekilde bize hizmet ettiğini” göstermektedir. Şimdi diyeceksiniz ki “hadi canım sende olur mu öyle şey” Peki, o zaman şu soruyu size yönelteceğim. 
Geçmişte istemediğiniz bir şeyi size kim yaptırabildi?
Yanıtınız "hiç kimse " şeklinde olacak değil mi? 
Karmaşa, keder, öfke vb gibi şeylere o kadar çok zaman ayırırız ki, “Başka bir şey” yapmak için zaman kalmaz. Bence nedeni her ne olur ise olsun bize anlayışı ve netliği getirecek, bizi daha da geliştirecek meditasyon denilen şu tekniği bir an evvel yaşamımıza almakta ısrarcı olmalıyız. Hala sizi meditasyon yapmaya ikna edemediysem belki birazdan bahsedeceğim bilimsel araştırmanın (*) sonucu sizi ikna edebilir.   
Uzun süren deneyler sonucunda, meditasyonun beynin ön lobunu geliştirdiği tespit edilmiş. Bildiğiniz gibi beynin ön lobu zihinsel süreçlerden sorumludur. Beynin ön lobunun gelişmesiyle planlama, dikkatini verme, organize olma, detayları hatırlama, zaman yönetimi gibi hedef odaklı davranışlara yönelme hali kazanılır. Ayrıca beynin ön lobu beynin diğer parçaları ile bağlantılı olduğundan duygular ve korkular düzene girmekte ve kendini daha iyi anlama hali gerçekleşmektedir. Bu da bize günlük yaşamın verdiği aşırı gerilim, stres, acı ve derin çatışma hissinden arınma ve ruhsal bakımdan güçlenme deneyimi sunmaktadır. Tüm bunların gerçekleşebilmesi için size ihtiyaç vardır.  Yani sizin meditasyonu sürekli ve düzenli yapmanız gerekmektedir.  




Gençlik dönemlerinde yaşanan sivilce ve akne problemleri artık ilerlemiş yaşlarda' da sorun olarak karşımıza çıkabiliyor.

Stres, hava kirliliği, beslenme şekilleri gibi etkenler bu sorunları tetikliyor.

Günümüzde bu sorun doğal yöntemlerle' de çözüm getirilebiliyor !

Çünkü ergenlik sivilceleri bir hastalık değildir.

Şimdi bu söylemimi, biraz daha  açmak istiyorum. Aynaya bakmaktan korkar hale gelenler, burdan sizlere bilgiler vermek istiyorum.

Fiziksel olgunluğu sağlayan hormonlar yağ bezlerinin daha çok yağ üretmesine neden olurlar. Bu yağın deri yüzeyine geçişini sağlayan kanal yoğunlaşmış  yağ kütlesi nedeniyle tıkanır. Aknenin temel nedeni tıkanmaktır.

Ciltteki gözenekler tıkanma sebebiyle nefes alamaz ve dış etkenlerden yani toz ve kirden siyahlaşır. Cildimizde gördüğümüz siyah noktalar oluşur. Bu siyah noktalar temizlenmemesi halinde baktirelerin      bu tıkanmış yağ bezlerinin üzerinden (siyah nokta - komedon) kanalların içine sızarak iltihaba yol açar. Bu durumda '' iltihaplı akne '' ye dönüşür. Gençlerin geçiş döneminde yaşadığı en büyük sorun ve kökeni verdiğim bilgi doğrultusunda, doğal yöntemlerle nasıl çözüme ulaşabiliriz.

Özel geliştirilmiş yoğun bakım yöntemiyle gençleri aynalara küstüren sivilcelere kısa sürede çözüm getirebiliyor. Bu noktada '' Oleanal Acit '' içerikli , cillte anti - biyotik etkisi yaratan Hydro Lotion , Bio Heating mask' la birlikte uygulanıyor. Cildin yağ üretimini düzenleyerek yağ azaltıcı etkisiyle ciltte komedon, sivilce oluşumunu ve ilerlemesi önleniyor.

Yöntemin düzensiz beslenme, yanlış kozmetik ürün kullanımı, stres, adet düzensizliği, cilt temizliğinin ihmal edilmesi ve hava kirliliği gibi sorunlardan kaynaklanan sivilcelerin düzelmesinde son derece başarılı sonuç alınıyor. Nihayetinde sivilce ve akneler başımızın belası olmaktan çıkıp günlük çözülebilir bir problem oluyor.

Op.jinekolog Dr. Sibel Gölova  ' dan Adet düzensizliğinden kaynaklanan sivilce sorunu hakkında bilgi aldık.


Menstural  Akne

Mensturel Akne adet öncesi,esnasında ve sonrasında cildimizi nasıl etkilediği hakkında ve çözümleri konusunda bilgiler vereceğim.
Erişkinde yüzde, premenstrüel dönemde ortaya çıkan aknenin başlıca dört nedeni vardır, ciltte artmış sebum yapımı kıl foliküllernde hiperkeratinizasyon follikül içinde Propionibacterium  acnes artışı ve iltihaplanma. Bunların temelinde de genetik faktörler, hormonel dengesizlikler, stres ve sigara kullanımı yatar. 12-52 yağların arasında 400 kadında yapılan bir çalışmada premenstrüel akne çıkışı %44 lerde bulunmuştur.Özellikle 22 ve 28 günler arasında enflamasyonda %25 artış saptanmıştır. Ciltteki yağlanma sebum yapımındaki  artışa bağlıdır,bu da öncelikle androjenlerin ( kadında mevcut erkeklik hormonlar )  etkisi altında olmakla birlikte,mevsim,nem oranı ve sıcaklık gibi çevresel faktörlerden' de katkı mevcuttur. Androjenlerdeki artış sebum yapımında ve komedon oluşumunda artışa neden olur. Özellikle çalışan kadında strese bağlı olarak ortaya çıkan hormonel dengesizlik premenstrüel sendrom adı verilen bir tabloya da yol açabilir.

Adet öncesi gerginlik sendromunun belirtileri genelde adetten 5-7 gün önce başlar ve ruhsal bulgular özellikle sinirlilik, depresyon, yorgunluk, değişen cinsel istek, gerginlik, panik durumda olmak hatta ''panik atak'' benzeri şikayetler. Ruhsal yapıda değişiklikler, konsantrasyon güçlüğü ve fiziksel bulgular baş ağrısı, ödem bacaklarda,karında veya memelerde şişkinlik, artan iştah çeşitli yiyeceklere olan düşkünlüğün artması, artan kilo, akne, kabızlık, baş dönmesi (vertigo) adele ağrısı, çarpıntı görülmektedir. Hormonel sebeplerden özellikle östrojen fazlalığı veya progesteron eksikliği ve bu iki hormon arasındaki dengesizlik önemli rol oynamaktadır. Ayrıca prolaktin hormonu LH, FSH, antidiüretik  hormon, insülin hormonu ve kortizol seviyelerindeki kısmi değişikliklerin de premenstruel sendroma ( adet öncesi gerginlik ) sebep olabileceği bilinmektedir. Kanda hormon ölçümleri yapıldığında çeşitli dengesizlikler saptanır, özellikle LH ( Luteinizan Hormon) ve erkeklik hormonları (testosteron DHEAS) yükselmiştir. Bu sendromda , beyindeki hipofiz bölümünden salgılanan ve yumurtalık hormon üretimini düzenleyen, FSH ve LH hormonları arasındaki denge bozulmuştur. Bunun sonucu olarak yumurtalık hormon üretiminde anormal sapmalar ve yumurtlamada problemler oluşmaktadır. Bu sendromun önemli belirtisi AKNE' yle mücadelesi, dıştan estetik tedavilerin yanı sıra kişinin stresle baş etmeyi öğrenmesi, yapılacak tetkiklerle varsa mevcut hormon dengesizliğinin ortaya konması ve uygun tedavinin içten de sağlanması gerekmektedir.






Bazen nefesimizi tutar bazen de su içerek bu istemsiz durumdan kurtulmaya çalışırız. Ancak sebepsiz sanılan ve uzun sürebilen hıçkırıklar beyin ve kalp gibi hayati organlardaki bir hastalığın habercisi olabilir. Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, hıçkırık hakkında bilgi verdi.


Çok hızlı yemek yemek, aşırı alkol ve sigara kullanmak hıçkırığa neden olabilir

Hıçkırık, göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran ve diyafram adı verilen kasın istem dışı kasılmasını takiben ses tellerinin bulunduğu gırtlak bölgesinin aniden kapanmasıyla oluşur ve bu sırada bir `hık` sesi duyulur. Dakikada 10-30 kez tekrarlayabilen bu kasılmalar diyaframdan başka kaburgalar arasındaki kaslarda da saptanabilir.

Hıçkırık çoğu zaman kısa süreli ve zararsızdır ve sağlıklı kişilerde geçici bir rahatsızlık olarak ortaya çıkabilir. Küçük bebeklerde ve çok hızlı yemek yiyen, bu sırada hava yutan kişilerde görülen hıçkırık buna iyi bir örnektir. Aşırı gülme, gıdıklanma, fazla sigara ve alkol kullanılması, histeri, hava yutulması gibi organik bir hastalığa bağlı olmayan durumlarda da geçici hıçkırık ortaya çıkabilir.  Sinir sistemi ve mide rahatsızlıkları ihtimalini göz ardı etmeyin

Hıçkırık bazen günlerce-haftalarca kesilmeyip, hastayı ciddi şekilde rahatsız edebilir ve önemli bir hastalığın belirtisi de olabilir. Uzun süreli hıçkırıklar hastanın yemek yemesini, uykusunu, konuşmasını etkiler. Cerrahi girişim sırasında ve sonrasında ortaya çıkan hıçkırıklar da çeşitli rahatsızlıklara yol açar. Hıçkırığın merkez sinir sistemi hastalıklarından mide hastalıklarına kadar çok farklı nedenleri olabilir

Reflü ve hıçkırık ilişkisine dikkat!

Hıçkırık; menenjit, beyin içi kanama, beyin tümörleri ve beyindeki yaşlılıkla ilgili değişiklikler gibi merkezi sinir sistemini ilgilendiren hastalıkların bir bulgusu olabilir. Reflü hastalarında hıçkırık da olabilir. Sadece hıçkırık şikayetiyle doktora başvuran hastalar da olmaktadır. Bu kişiler uzun süre hıçkırık nöbetine tutulur ve başka reflü hastalığı belirtisi de göstermez. Bu hastaların reflüsü tedavi edildiği zaman hıçkırık da geçer. Herkesi zaman zaman hıçkırık tutabilir ama reflüsü olan hastalarda daha sık ve uzun süreli görülür. Tabii ki her hıçkırık tutan kişinin reflüsü vardır denemez.

Hıçkırık kalbinizi de işaret ediyor olabilir

Bunun yanında hıçkırığın farklı nedenleri de bulunmaktadır. Her iki akciğer arasında kalan ve içinde kalbin de bulunduğu “mediyasten” ismi verilen bölgenin hastalıklarında hıçkırık gelişebilir. Buradaki lenf bezlerinin tüberküloz, kanser veya başka nedenlerle büyümeleri, frenik sinirin travması, aşırı kalp büyümesi, kalp krizi ve yemek borusu tıkanıkları bu hastalıkların başlıcalarıdır. Zatürre ve akciğer zarları arasında sıvı toplanması da hıçkırığa neden olabilir. Diyafrağma kasının fıtıkları, karaciğer tümör ve apseleri, mide kanseri, dalak enfarktüsü, bağırsak tıkanıklığı, akut pankreatit gibi hastalıklarda hıçkırık saptanabilir. Ayrıca, üst batın operasyonları sonrasında da hıçkırık ortaya çıkabilir.

Hıçkırığı geçirmek için pratik öneriler

•Apple-tab-span" style="white-space:pre"> Soluk elden geldiğince tutularak, diyafram yanıltılır ve yeniden normal soluklanma ritmine dönmesi sağlanır.
• Buzlu su, limon suyu veya sirke içmekle, gırtlaktaki glottis spazmı çözülebilir.
• Buruna bir tutam enfiye veya karabiber çekildiğinde oluşan hapşırık ardından gelen şok soluklanma, diyafram kaslarını etkileyerek yeniden normal soluklanma ritmine dönülmesini sağlar.
• 2-3 adet kesme şeker veya 1 kahve kaşığı tuz yemek de olumlu sonuç verebilir.
• Aç karnına birkaç karanfil çiğnemek, özellikle yaşlılarda iyi sonuç verir.
• Yemek yerken acele edilmemeli ve konuşulmamalıdır. Genelde yavaş konuşmaya özen gösterilmelidir.
• Meşrubatlar kesinlikle şişeden içilmemelidir.
• Aç karnına sigara kullanılmamalıdır.
• Aşırı gülmekten kaçınılmalıdır.

Uzmana başvurmanız gerekebilir

Bu yöntemlerle giderilemeyen hıçkırık için sakinleştiriciler, kas gevşeticiler gibi çeşitli ilaçlar etkili olabilir. Boyundaki karotis damarına hekim tarafından masaj yapılması da denebilir. Geçmediği takdirde hekime başvurulmalıdır. Durdurulamayan hıçkırık için son çare frenik sinirin bir anestezik ilaçla veya cerrahi olarak blokajıdır.